İSTANBUL – Erzincan İliç’te Anagold’a ait altın madeninde 13 Şubat 2024 tarihinde yaşanan siyanürlü toprak akmasından sonra zehirli toprağın mevzuatlara uygun depolanmaması nedeniyle TMMOB’nin açtığı davada Erzincan İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Ancak mahkeme yürütmeyi durdurana kadar bölgedeki taşıma işlemi devam etmişti. Ne kadar siyanürlü toprağın taşındığı ise bilinmiyor.
‘BAKANLIK REDDETTİ, MAHKEME YÜRÜTMEYİ DURDURDU’
13 Şubat’taki siyanürlü akıntıdan sonra Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, toprağın geçici olarak depolanacağını açıklamıştı. TMMOB’nin başvurusu üzerine bakanlıktan verilen yanıtta, geçici depolama alanlarının ikisinin zeminine kil tabaka işlemi uygulanırken yalnızca birine membran (geçirmezlik) tabakası serileceği ifade edilmişti. Bakanlığın cevabı üzerine TMMOB, işlemin durdurulmasını talep etmiş ancak bakanlık tarafından talep kabul edilmemişti. TMMOB, liç alanında kayan malzemenin jeomebran kullanılarak geçirimsizliği sağlanan bir alana taşınması gerektiğini savunarak, Erzincan İdare Mahkemesi’ne yürütmeyi durdurma istemiyle dava açtı. Mahkeme mevzuat hükümlerine uyulmadığı gerekçesiyle taşıma faaliyetinin yürütmesinin durdurulmasına karar verdi.
‘ŞİRKET MENFAATİ KAMU MENFAATİNİN ÖNÜNE KOYULDU’
Dava dilekçesinde siyanürlü çözelti ve ağır metallerle kayan yüklü liç malzemesinin geçirimsizliği bulunmayan bir alana taşınmasının, yıllardır sürdürülen madencilik faaliyeti ve yaşanan kazalar ile yoğun tahribata uğrayan doğal çevreyi ve canlı yaşamını, ekolojik dengeyi telafisi imkansız yıkımlara, geri dönüşü olmayacak hasarlara uğrattığı ifade edilmişti.
Yine dava dilekçesinde yığın liç alanında kayan malzemenin, siyanür içeren çözücü kimyasalların verildiği yığın liç sahasında bulunan kimyasal içerikli malzeme olduğu, bu bakımdan kayan malzemenin depolandığı alanın tabanında ve yan yüzeylerinde uygun kil grubu mineralleri ve HDPE (yüksek yoğunluklu polietilen) jeomembran kullanılarak geçirimsizlik oluşturulmuş bir alan olması gerektiği, aksi takdirde kullanılan kimyasal ile ağır metal vb. içeriklerin toprak ve sulara sızmasını engellemenin mümkün olmadığı, kayan malzemenin depolandığı alanının jeolojik yapısının kırıklı ve çatlaklı karstik Munzur Kireçtaşı olduğu, bu kireçtaşının boşluklu, kırıklı ve karstik geçirimli yapısı ile yağmur ve kar sularını bünyesinde toplayarak Karasu Nehri’ne boşalttığı, bilimsel ve teknik ilkelerin göz ardı edildiği, çevrenin ve kamu yararının tesisinden ziyade maden işletmesinin faaliyetine kolaylıkla devam edebilmesi gözetilerek belirleme yapıldığı, şirket menfaatlerinin kamu menfaatlerinin önünde tutulduğu dile getirilmişti.